BALKANLAR'DAN GELEN SOĞUK HAVA DALGASINA BİZZAT YERİNDE YAKALANMAK -2

∽ SARAY BOSNA GEZİ REHBERİ 

Bosna'ya Belgrad'dan kiraladığımız aracımızla geçtik. Ama kafamızda bir çok soru vardı. 
Acaba Sırbistan'dan kiraladığımız araçla sınırdan Saraybosna'ya geçerken sorun yaşar mıyız? 
Ülkeye girdik diyelim tekrar Bosnahersek'ten Sırbistan'a dönerken sorun yaşar mıyız? 
Aşırı kar yağışından dolayı yollar  kapanır mı?
Ve bunun gibi bir sürü soru. 

Arabamızı gitmeden çok önce internetten kiralamıştık. İnternetten araç kiralama ve yurt dışında sürüş deneyimi için bu yazımı ayrıca okuyabilirsiniz. Belgrad'daki evden toparlanıp çıktık ve hava limanına arabayı almaya gittik. Aracımızı aldığımız gibi hiç vakit kaybetmeden yollara düştük. Sınırdan geçmek korktuğumuz kadar sorun olmadı. Hatta hiç sorun olmadı, pasaportlarımızı kontrol edip mühürleri bastılar, yüzümüze bile bakmadılar. 


Yollar ara sıra zorluyor, rakımın yükseldiği yerlerde kar kalınlığı artıyordu. Hatta bazı yerlerde kar yağışı yoğunlaşıyor, göz gözü görmüyordu. Çok şükür yol ve araç konusunda hiç bir sorun yaşamadık.  Lakin Bosna polisi hakkında aynı şeyi söyleyemeyeceğim doğrusu. 

Artık yolun 4 te 3 ünü gitmiştik ve az bir yolumuz kalmıştı ki, Bosnada trafik polislerinin hezeyanına uğradık. Burada uzun uzun yazıp sizi sıkmamak adına olayın ayrıntılarıyla anlattığım videoyu buraya bırakıyorum.
Bosna'ya güç bela vardığımızda akşam olmuştu. Yine burada da airbnb den ev tutmuştuk. Ev sahibemiz çok tatlı bir kadındı ve tam bir İstanbul aşığı. Balayında İstanbul'a gelmişler ve hayran kaldığını söyledi. Kaldığımız evi merak edenler ve incelemek isteyenler için linkini bırakıyorum.

O kadar acıktık ki eşyalarımızı bıraktığımız gibi attık kendimizi sokaklara. Bosna çok küçük bir yer ve her yere yürüyerek ulaşabiliyorsunuz. Ama aynı zamanda toplu taşımalar da ücretsiz. Yani isterseniz gelen tramvaya veya otobüse atlayıp 1-2 durak gidip inebilirsiniz. 

Çok yorgun olduğumuz için bu akşam yemek yiyip bir şeyler içmek haricinde bir şey yapmadık. Nerede neler yedik ayrıntılı olarak okumak için tıklayabilirsiniz.
***
Saraybosna için kocaman bir günümüz var. Burada 1 günde neler görülebilir aşağıda bir liste halinde sıralayıp kolaylık sağlamak için haritadan rotayı da tarif ettim;
1- Başçarşı- Bakırcılar Çarşısı-Sebil
2-Gazi Hüsrev Bey Cami , Müzesi ve Kapalı çarşı
3-Saat kulesi
4-Saray Bosna Müzesi
5-Ferhadiye Cami
6-Sacred Heart Cathedral (İsa'nın Kutsal Kalp Katedrali)
7-City Market (Şehir Pazarı)
8-Eternal Frame (Ebedi Alev)
9-Ali Paşa Camii
10- Latin Bridge (köprüsü)
11-At meydanı Parkı
12-Hünkar Camii
13-Saint Anthony Katolik Kilisesi
14-Sarajevo Brewery Museum (Bira Fabrikası Müzesi)
15-Kütüphane (Eski Belediye Binası)
16-Savaş Çocukları Müzesi
17-Alija İzzet Begoviç Kabri ve Kovaçi Şehitliği
18-Alifakovac Mezarlığı
19-Umut Tüneli
***
Sadece 1 gün zamanımız olduğundan dolayı ancak yukarıdaki yerleri görebildik. Listenin uzunluğuna bakmayın hepsi aynı bölgede bulunduğundan adım başı bir yer görüyorsunuz.
Ayrıca Saraybosna şehitlikleri ve Umut Tüneli için ayrıca bahsettiğim yazıma buradan ulaşabilirsiniz.
***
Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna yaklaşık 400 yıl Osmanlı egemenliğinde kalmış bir kent ve doğal olarak bunun etkilerini bir çok yerde görebiliyorsunuz.
Gezimize Osmanlı yadigarı Sebil'den  başlıyoruz. Zaten Başçarşı ve Bakırcılar Çarşısı da bu noktadan başlıyor. Buraya Saraybosna'nın tarihi merkezi diyebiliriz. Osmanlı çarşısı olan Başçarşı'da bir çok Osmanlı yapısı bulunuyor. Aynı şekilde Sebil şehrin simgelerinden biri.
Bir Mimar Sinan eseri olan Gazi Hüsrev Bey Camisine geliyoruz. Camiyi Bosna sancak beyi Gazi Hüsrev Bey 1530 yılında yaptırmış. Camiye turistleri belli vakitlerde alıyorlar o yüzden maalesef içeri giremedik.Ama karşısında müzesi bulunuyor buraya giriş paralı. Biz çok zaman kaybetmemek için girmedik. Caminin yan tarafında kapalı çarşı var burayı geziyoruz. Bizdeki kapalı çarşı mantığında bir yer; turistik eşyalar satılıyor. Magnetlerimizi aldığımız gibi kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Yine burada Saraybosna Müzesi de yer alıyor. Bezistan olarak bilinen bu müzede bulunan tarihi eserler; eski döneme ait kostümler, madeni paralar, mezar taşları ve süsleme eşyaları. Çok oyalanmadan şöyle bir gezinip çıkıyoruz.
Yoldan geçerken Saat Kulesini de görüyoruz.
Ferhadiye Camisi de aynı şekilde karşımıza çıkıveriyor.
Biraz daha ilerleyince İsa'nın Kutsal Kalbi Katedrali'ni görüyoruz ve içeri giriyoruz. Oldukça ihtişamlı ve harika resimleri olan bir kilise. Şehirdeki Katoliklerin merkezi burasıdır. 

Saraybosna'da camiler, kiliseler, katedraller yan yana farklı dinlerin sentezi bir kent. Zaten yıllarca barışı sağlayamamalarının bir sebebi de bu olsa gerek. Farklı inançtan ve milletten insanlar hep bir arada yaşamaya çalışmışlar. Çoğu zaman barış ortamını sağlayamayıp kötü kayıplar vermiş acı bedeller ödemişler. Yakın tarihli bu acı olaylar ders olmuş ve artık bir arada saygılı yaşıyorlar. Umarım bu barış ortamı sonsuza kadar devam eder diyip Katedralden çıkıyoruz.  

Yine hemen yakınında sarı tarihi bir bina görüyoruz ve buranın şehir pazarı olmak için fazla güzel bir yapı olması şaşırtıyor. Bir kaç keredir yediğimiz isli etten almak için giriyoruz. Burada et fiyatları gayet makul geliyor. 1 kilo isli ete 20 euro veriyoruz. 
Başçarşıdan başlayan yürüyüş yolunun sonunda "Ebedi Ateş" anıtı bulunuyor. Bu anıt II. Dünya savaşında hayatını kaybeden asker ve siviller anısına 1946 yılında yapılmıştır. 
Bu anıtın olduğu yerde Marsala Tita Caddesine çıkmış oluyoruz. Bu caddede daha yakın tarihte inşa edilmiş yapılar yer alıyor. Bankalar, başkanlık binası, alış veriş merkezleri görüyoruz. Bir markete girip enerjimizi tekrar doldurmak için atıştırmalıklar alıyoruz. Bu caddeyi Ali Paşa Cami'ne kadar yürüyüp oradan nehir kenarına dönüyoruz. 
Nehir kenarındaki yoldan tramvay da geçiyor otobüs de. Eğer çok yoruldum derseniz atlayıp bir araca nehir boyunca Latin Köprüsüne kadar gidebilirsiniz. Ama biz tercih etmedik. Hava çok güzeldi ve nehir boyunca harika tarihi yapılar vardı. Bunları izleyerek yürümeyi tercih ettik.

Güzel Sanatlar Akademisi, Posta binası, Sinagog, Kütüphane gibi dışarıdan bakınca harika mimariye sahip yapıları izleyerek nehrin kenarından yürüyoruz. 

Milijacka Nehrinin üzerinde bir çok köprü bulunuyor ama tarihsel olarak en önemlisi tabii ki Latin Köprüsüdür. Osmanlı yapısı olmasının yanı sıra, I. Dünya Savaşının başlamasına sebep olan olayın; karısıyla birlikte şehri gezmeye gelen Avusturya dükü Ferdinand'ın bu köprüde öldürülmesidir. Bu olayı okul yıllarımızda hepimiz ezberlemiştik. İşte o köprü bu Latin Köprüsüymüş. 
Köprüden geçince At Meydanı görüyoruz. Burası park tadında bir yer ama hava soğuk olduğu için şu anda pek bir şey ifade etmiyor. 

Biraz ileride Hünkar CaminiSaint Anthony Katolik Kilisesini ve Sarajevo Brewery Museum (Bira Fabrikası Müzesi) ni görüyoruz. Bira fabrikasının restoranına bir önceki gece bir şeyler içmeye gelmiştik ve oldukça memnun kalmıştık. Ayrıntılarını bu yazımda bahsetmiştim. Fabrikayı ve müzeyi gezebiliyorsunuz.
Tekrar nehir kenarına iniyoruz ve köprüden geçiyoruz. Karşımıza dikkat çekici ve ihtişamlı bir yapı olan Eski Belediye Binası çıkıyor. Burası Bosna savaşında bomba atılmış olan yerlerden biri ve baya hasar görmüş ama tekrar restore edilmiş ve şimdi Milli Kütüphane olarak kullanılıyor.

Bu yazının devamı olan; Saraybosna'nın acı yüzü şehitlikler ve Umut Tüneli'nden bahsettiğim yazım için tıklayınız.


Gezen Kafalar



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR SEYAHAT HAYAL ETTİK; HAYDİ GERÇEKLEŞTİRELİM - AVRUPAYI KEŞFEDELİM

ROMA'YI NASIL GEZDİK NELER YAPTIK?

AVRUPA'DA ARAÇ KİRALAMA VE SÜRÜŞ DENEYİMİ